Soma maden faciasının 10 yılı | Adalet yerini buldu mu?

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin işlettiği madende vardiya değişimi sırasında çıkan yangında 301 madenci hayatını kaybetti. 10 yıl önce yaşanan facianın yargılama süreci hala devam ediyor, faciada yaşamını kaybeden işçilerin yakınları hâlâ adaletin yerini bulmasını bekliyor.

Soma maden faciasının 10 yılı | Adalet yerini buldu mu?
13 Mayıs 2024 - 09:29

13 Mayıs 2014’te Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’ye bağlı kömür madeninde vardiya değişimi sırasında, maden giriş kısmının 400 metre altında, saat 15.10 sıralarında yangın çıktı. 787 işçinin bulunduğu kömür madeninin iki kilometrelik galerisinde çıkış kısmına yakın olan işçiler dışarı çıkmayı başardı. Ancak yaklaşık 300 işçi, çıkan yangın sebebiyle 800 metre derinlikte mahsur kaldı. Elektrikler kesik olduğu için asansörler çalışmıyordu. Yangının etkisiyle maden ocağı zehirli dumanla doldu.

İlk olarak çevredeki maden ocağından gelen tahliye ekibi kurtarma çalışması başlattı. Kurtulmayı başaran yaklaşık 30 işçi hastaneye kaldırılırken mahsur kalan işçilerin bulunduğu galerilere temiz hava verildi. 

Ölü sayısının her saat arttığı faciada ilçe hastanelerindeki morglar yetersiz kalınca, çevre ilçelerdeki soğuk hava depoları ve mezbahalar da morga dönüştürüldü. Maden işçilerinin yakınları ise soluğu maden ocağında ve Soma Devlet Hastanesi’nde aldı. Kurtarılan işçilerin isimleri, hastane önünde bekleyen yakınlarına megafonlarla anons edilerek duyuruldu.

Maden ocağının sahibi Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. yaptığı yazılı açıklamada “Alınan en yüksek ve sürekli denetim altında olan tedbirlere rağmen yaşanan kaza sonrasında anında müdahale gerçekleştirilmiştir” dedi.

Kazanın ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı facianın olduğu madende 2012 ve 2013’te ikişer kez, Mart 2014’te ise bir kez denetim yapıldığını ve bu denetimlerde mevzuata aykırı bir duruma rastlanmadığını yazılı olarak açıkladı.

Faciadan 20 gün önce ise dönemin CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel’in madenlerdeki ölümlerle ilgili verdiği araştırma önergesi AKP oylarıyla reddedilmişti. 

Üç günlük ulusal yas ilan edilmesiyle ülkede bayraklar yarıya indirildi, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları iptal edildi.

Maden ve hastane önünde bekleyiş devam ederken İstanbul, İzmir, Ankara ve Diyarbakır dahil yurdun dört bir tarafında eylemler düzenlendi, sendikalar iş bırakma eylemleri ve açıklamalar yaparak faciaya tepki gösterdi. Günlerce devam eden eylemde yurttaşlara polis biber gazı ile müdahale etti. 

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Soma Belediyesi’nde düzenlediği basın toplantısında Soma’da yaşanan maden faciasına ilişkin bu kazaların sürekli olduğunu söyleyip “Bunlar olağan şeyler, fıtratında bu var” dedi. Soma’da büyük bir öfke ve acı da yükselmişti,  Erdoğan’ın arabası tekmelendi, AKP ilçe binasına saldırıldı, hükümeti istifaya çağıran sloganlar atıldı. Erdoğan, protestoların artması üzerine bir markete sığınmak zorunda kaldı.

Andaç'a abone olun

Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında, Scope Medya Ticaret Pazarlama A.Ş.’ye (“Medyascope”) sağlamış olduğum adım, soyadım ve e-posta adresimin; bilgilendirme, pazarlama, iş ve ürün geliştirme, reklam, ürün teklifleri, promosyonlar, kampanyalar, memnuniyet değerlendirme çalışmaları ve duyuruların iletilmesi amaçlarıyla işlenmesine; yurt içi ve yurt dışında yapılacak işin gereğince aktarılmasına ve bu işlenme amaçlarıyla uygun süre zarfında fiziksel veya elektronik ortamda güvenli bir şekilde saklanmasına, ayrıca şirketinizin yasal yükümlülükleri kapsamında ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılabileceğine peşinen izin verdiğimi kabul ederim.

Madenciye tekme

Soma maden faciasının ertesi günü hükümeti protesto eden madenci Erdal Kocabıyık polis tarafından gözaltına alınırken Erdoğan’ın özel kalem müdür yardımcısı Yusuf Yerkel tarafından yerde tekmelendi. Maden işçisine attığı tekmeyle hafızalara kazınan Yerkel, yaptığı açıklamada “Yaşanan hadise, beni derinden üzmüştür. O gün yaşadığım bütün provokasyonlara, maruz kaldığım hakaret ve saldırılara rağmen sükunetimi muhafaza edemediğimden dolayı üzgünüm” dedi. 

Yerkel, tekme vururken ayağını incittiği gerekçesi ile hastaneden yedi gün rapor aldı. Yerkel’e tepkiler çığ gibi büyürken 24 Mayıs 2014’te Yerkel görevden alındı. Tekme yiyen madenci Kocabıyık hakkında  ise “Kamu malına zarar vermek” iddiasıyla dava açıldı ve Kocabıyık tazminat ödemeye mahkum edildi. Yerkel ise 2022’de Frankfurt Başkonsolosluğu’na ticari ateşe olarak atandı.

15 Mayıs’ta dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız geç saatlerde yaptığı açıklamada adli ve idari soruşturmanın başlatıldığını, yangının büyük oranda söndürüldüğünü ve ölü sayısının 284’e çıktığını söyledi.

Faciadan üç gün sonra, 16 Mayıs’ta tüm işçiler çıkarıldı ve kurtarma çalışmaları sonlandırıldı. Soma faciasında hayatını kaybedenlerin sayısı 301’e yükseldi. Soma’da yaşananları protesto edenlere ise polis, plastik mermiler ve tazyikli suyla müdahale etti. Yaşananlar bununla da sınırlı kalmadı, ertesi gün işçi ailelerine hukuki destek için ilçede olan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatları, yerlerde sürüklenerek, plastik kelepçelerle gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan biri de o dönem ÇHD Genel Başkanı olan ve daha sonra Soma davasının simge isimlerinden biri haline gelen Selçuk Kozağaçlı’ydı. 

Soruşturma devam ederken 18 Mayıs’ta aralarında Soma Madencilik’ten üst düzey yöneticilerin de bulunduğu 25 kişi gözaltına alındı, ertesi gün Soma Madencilik İşletme Müdürü Akın Çelik, maden mühendisleri Yalçın Erdoğan, Ertan Ersoy ve, Emniyet Vardiya Amiri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık tutuklandı. 

İhmaller zinciri

Günler geçtikçe ihmaller zinciri de ortaya çıkmaya başladı, soruşturma kapsamında, karbonmonoksit ve metan gazı seviyesindeki artışın sınır değerlerin üzerinde olduğunda “teknik nezaretçi defterine işaretlenmediği” tespit edildi, daha sonra işçilerin madende yüzeyle haberleşmesini sağlayan megafon sisteminin olmadığı ortaya çıktı. 

4 Eylül 2014’te hazırlanan bilirkişi raporunda sensörlerden gelen oksijen ve karbonmonoksit seviyelerindeki farklılığın dikkate alınmadığı, havalandırma sisteminin ocağa uygun yapılmadığı, ahşap kamalar, PVC borular ve bantların yangına karşı dayanıklı olmadığı belirtildi. 

İlerleyen günlerde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ve şirketin genel müdürü Ramazan Doğru da tutuklandı. 

301 madencinin hayatını kaybettiği, Soma faciası, dünyada son 50 yıldaki maden kazalarına bakıldığında en büyük ikinci ölümcül faciayken dünya tarihindeki tüm maden kazalarında ise en çok insanın hayatını kaybettiği 13. maden kazası. 2014’te yaşanan maden faciası ne ilk ne sondu. 2014’ten bu yana yine Soma, Kahramanmaraş, Şırnak, Karaman Zonguldak, Amasra ve Ankara’da gibi pek çok şehirdeki maden ocaklarında onlarca işçi yaşamını kaybetti. 

2015’te Soma davası başladı

25 Kasım 2014’te savcılık tarafından hazırlanan iddianame Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından şüphelilerin her birinin görev ve sorumluluklarının, üstlendiği işin, delilleri göstermek suretiyle açık ve net bir şekilde belirtilmediği gerekçesiyle reddedildi.

Yaklaşık 3 ay sonra iddianame tekrar yollandı ve kabul edildi. Yargılama ise 13 Nisan 2015’te başladı. 45 kişinin yargılandığı davada tutuklu sekiz sanık 301 kez “Olası kastla öldürme” ve 161 kez “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” , tutuksuz yargılanan sekiz kişi “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak”la, kalan 29 kişi ise “Taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak” suçlamasıyla yargılanmaya başladı. İlk duruşma tutuklu sanıkların “can güvenliği” gerekçesiyle mahkemeye getirilmemesi üzerine iki gün sonraya ertelendi.  

İki gün sonra yeniden görülmeye başlayan duruşmada Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, “Meydana gelen kazada en çok biz mağdur olduk. Bütün yatırımlarımızı güvenlik önlemlerine harcadı” dedi. 

Günlerce süren duruşmalar devam ederken, beşinci duruşmada mahkeme iş güvenliğinden sorumlu olan vardiya amirleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık hakkında tahliye kararı verdi. 

2016’nın ağustos ayında hazırlanan bilirkişi raporunda Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ihmali ve kusuru olduğu belirtildi. Bu raporla birlikte faciada kusuru bulunan kamu görevlilerinin yargılanmadığı Soma davasında, kamu görevlileri ve bakanlıkların kusur ve ihmallerinin olduğunu belirten ilk resmi belge dosyaya girmiş oldu.

26 Aralık 2016’da Soma Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, olaydan iki buçuk yıl sonra ilk kez hakim karşısına çıktı.

2017 yılında ise davanın simge avukatlarından Selçuk Kozağaçlı, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla tutuklandı. 

Patrona 15 yıl hapis cezası 

Temmuz 2018’de görülen duruşmada karar çıktı, 14 sanığa ceza verildi, 37 kişi ise beraat etti. Can Gürkan’a 15 yıl, genel müdür Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, işletme müdürü Akın Çelik’e de 18 yıl 6 ay, işletme müdür yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay, maden mühendisi Erkan Aksoy ise 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

19 Nisan 2019 tarihli kararında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi, Soma’daki madenin patronu Can Gürkan’ı tahliye etti. Mart 2020’de faciada hayatını kaybeden işçilerin yakınlarının başvurduğu Anayasa Mahkemesi, ölen işçilerin Anayasa’da güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetti. 

Yargıtay kendi kararını bozdu

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği ve istinaf mahkemesinin onadığı kararı bozdu. Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu dört sanığa “olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama” suçundan ceza verilmesini istedi. 12. Ceza Dairesi’nin üç üyesi değişmesi ile sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Ocak 2021’de 12. Ceza Dairesi’nin 30 Eylül kararına itiraz etti. Sanıklar hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan ceza verilmesi talep edildi. Böylece Yargıtay kendi verdiği kararı bozdu.

2021’in şubat ayında Ramazan Doğru, Akın Çelik ve İsmail Adalı, hapis yattıkları süre göz önünde bulundurularak Soma İnfaz Savcılığı tarafından serbest bırakıldı. Böylece Soma davasında cezaevinde tutuklu sanık kalmadı.

Dört sanık için yeniden görülen davada 16 Haziran 2021’de karar açıklandı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 20 yıl, mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu’na ise 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Evinç ise beraat etti.

Soma davasının simge avukatları tutuklu: Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay

8 Nisan 2022’de Yargıtay verilen hapis cezalarını onadı. 25 Nisan 2022’de davanın bir diğer simge avukatı olan Can Atalay ise Gezi Parkı davasında “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım” suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve tutuklandı.

Facianın üzerinden dokuz yıl geçtikten sonra 25 Aralık 2023’te Soma Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 kamu görevlisi hakkında kamu davasının açıldığını açıkladı. Kamu görevlilerinin ilk kez yargılandığı ilk duruşma bugün (8 Mayıs 2024) görüldü. Dava 12 Eylül 2024’e ertelendi. 
Kamu görevlileri 10 yıl sonra yargılanıyor

Soma soruşturmasının başladığı ilk dönemde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın müfettişlerinin de aralarında bulunduğu çeşitli kamu görevlileriyle ilgili savcılığın soruşturma izni vermediğini anlatan Soma davası avukatlarından Deniz Özen, “Bununla ilgili önce Danıştay’a, Danıştay’ın reddetmesi üzerine AYM’ye gidildi. AYM, kamu görevlilerinin yargılanmamış olmasını, bu kişiler hakkında soruşturma izni verilmemiş olmasını hak ihlali olarak yorumladı. İhlal kararı verip dosyayı tekrar Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri gönderdi. Bütün bunlar da aslında yaklaşık 10 yıl sürdü. Bu yüzden kamu görevlileriyle ilgili dava bugün yeni başladı” dedi. 

İddianame ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın müfettişlerinin yalnızca “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılandıklarını öğrendiklerini belirten Özen, “Yani bir diğer deyişle, sanki 301 kişinin ölümü ve yaralanması ile onların yarattığı kamu görevini kötüye kullanma suçu birbirinden bağımsız şeylermiş ve bu görevi kötüye kullanma hali 301 kişinin ölümüne neden olmamış gibi, basit bir kamu zararından bahsediyormuşuz gibi Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Bizim en başından beri söylediğimiz şey, madeni gereği gibi denetlemedikleri çok açık olan, işçilerin anlatımlarına göre gelip, yiyip, içip, patronla muhabbet edip döndükleri bilinen kamu görevlilerinde tıpkı patron ve diğer sanıklar gibi yargılanması gerektiği” diye devam etti. 

Soma davasında çok önemli kazanımlar elde edildiğini ama bununla birlikte, çok büyük sorunların da yaşandığını anlatan Özen, en büyük kazanımın Türkiye tarihinde belki de ilk defa bir maden şirketinin patronu, Alp Gürkan’ın oğlu Can Gürkan’ın yaklaşık beş yıl boyunca tutuklu kalması olduğunu söyledi. Özen, davada yaşanan en büyük sorunun ise Yargıtay’ın 30 Eylül 2020 kararının yine Yargıtay tarafından bozulması olduğunu dile getirdi. 

Bu bozma kararının önemini Özen şu cümlelerle anlattı: “İlk derece mahkeme sanıkları bilinçli taksirden sorumlu bulmuştu ve bilinçli taksirden cezalandırılması gerektiğini hükmetmişti. Bizim itirazlarımız üzerine dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay dedi ki 301’lü kişinin hayatını kaybettiği bu kadar sistematik ihmallerin olduğu, ihmalden de öte kâr hırsıyla önlemlerin bile isteğe alınmadığı bir iş yerinde olası kasttan bahsetmek zorundayız diyerek kararı bozdu. Türkiye tarihi açısından da, bence dünya işçi sınıfı tarihi açısından da çok ileri denebilecek bir karar verdi.”

Yargıtay’da üç üyenin değişmesinden yaklaşık iki hafta sonra Yargıtay’ın üçe iki, oy çokluğuyla kendi verdiği kararı bozdurduğunu söyleyen Özen, “Olayın garipliğin şöyle anlatayım: O tarihte Soma davası yaklaşık 450 klasördü. Gerekçeli karar 6 bin küsur sayfaydı. Yani iki hafta içerisinde değil onu inceleyip karar vermek, dosyanın sadece kararını okumak bile mümkün değil. Ama böyle bir felaketle karşı karşıya kaldık. Böylece patronlara yine bilinçli taksir eden ceza verilmiş oldu” diye devam etti. 

Soma davasını, Türkiye’deki sistematik cezasızlık pratiğinin bir başka örneği olduğunu dile getiren Özen, facianın ilk gününden beri işçi ailelerinin yanında olan, dosyayı tutuklandıkları güne kadar yakından takip eden avukat Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’ın tutuklu olduklarını hatırlattı. İki ismin de politik davalardan yargılandıklarını belirten Özen, şu cümleleri ekledi: 

“Soma davasının sadece iki tutuklusu kaldı, o da Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı. Soma’daki patron, 301 kişinin ölümüne sebep oldu. Can Atalay’ın aldığı 18 yıl cezayı almadı, Selçuk Kozağaçlı’nın kaldığı süre kadar cezaevinde kalmadı.”

 

Medyascope


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum