Orhan Sarıbal, Bursa'da orman sınırları dışına çıkarılan alanları değerlendirdi
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Bursa'da Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarılan alanları değerlendirdi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Bursa'da Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarılan alanları değerlendirdi.
Orhan Sarıbal'ın değerlendirmesi şöyle;
AK Parti iktidarı emeğin, doğanın ve ormanın düşmanıdır.
Anayasanın 169'uncu maddesinde ormanların korunup geliştirileceğine ve daraltılamayacağına ilişkin hükümler konulmuş olmasına rağmen, gerek yasal düzenlemeler gerekse idarenin yetkilerini kullanmaması sonucunda orman tahribatı devam etmekte, izin irtifak yoluyla amaç dışı kullanımlarla orman alanları sürekli olarak daraltılmaktadır.
İbretlik bir olayla başlamak istiyorum: Limak ve IC Holdinglerin ortak iştiraki YK Enerji, işlettiği maden alanını genişletmek amacıyla Muğla'nın Milas ilçesi İkizköy'deki Akbelen ormanında katliam yaparken, 31 Temmuz 2023 tarihinde doğamızı yok eden maden kuruluşlarının oluşturduğu Maden Platformu "Türkiye'nin enerji ve madencilikte dışa bağımlılığını azaltmak için çalışıldığı, madencilik amaçlı faaliyetler için Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan izin almanın zorunlu olduğu, kesilen 100 bin ağaçtan sadece 1 tanesinin madencilik faaliyetleri için kesildiği, orman alanlarının sadece binde 3'ünün madencilik için geçici olarak kullanıldığı, madencilik için geçici olarak kullanılan alanların Orman Genel Müdürlüğü'nün onayladığı rehabilitasyon projesine göre rehabilite edilerek Orman İdaresine teslim edildiği" yönünde bir açıklama yaptı.
Ormanlarda maden açmak için Orman Genel Müdürlüğü'nden izin alınması zorunlu olduğu doğrudur, ancak 2004 yılında AKP'nin yaptığı Maden Kanunu değişikliğinden sonra madencilerin işlerini kolaylaştırmak için ormanlarla ilgili mevzuat da değiştirildi. Orman Genel Müdürlüğü, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün dağıttığı ruhsat alanlarının tümüne izin verir hale getirildi. Ayrıca, ormancılık politikaları uzmanlarına göre; Türkiye'de yok edilen orman ekosistemlerin yerlerinde yeniden oluşturulmuş bir tane bile madencilik alanı yoktur. Çünkü kesilen her ağacın yerine 100 tane ağaç dikilse bile sınır olarak bir orman alanı oluşturulabilir, orman ekosistemi değil. Orman ekosistemindeki işleyiş bir kez bozulduğunda, tekrar ağaçlandırma yapılarak ekosistem yaratılamaz. Bu, binlerce yılda oluşan bir süreçtir.
6831 sayılı Orman Kanunu'nun 16, 17 ve 18'inci maddelerine göre orman alanlarının ormancılık dışı amaçlar için tahsis edilebilmesi ormansızlaşmanın en başta gelen nedenidir. Orman alanlarından maden, enerji, turizm, ulaştırma vb. için tahsislerin sayısı yüzbinleri bulmaktadır. Her yıl yangınlardan dolayı kaybedilen orman alanlarının 4 katından fazlası maden, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsisler nedeniyle yok olmaktadır.
1956 yılında çıkarılan Orman Kanunu sonrası 811 bin hektar orman alanı izin ve irtifaka konu edilmiştir. Bu alan mevcut orman alanlarının yüzde 3,5'ini oluşturmaktadır. Bu alanlar 2003 yılına kadar 46 yılda 250 bin hektar iken, AKP iktidarında 2003-2023 tarihleri arasındaki 20 yılda 561 bin hektarı bulmuştur.
1956 tarihinde çıkarılan Orman Kanunu'nda 2002 yılına kadar 46 yılda 15 defa değişiklik yapılmasına karşılık, 2003-2023 tarihleri arasındaki 21 yılda 30 defa değişiklik yapılmıştır. AKP iktidarı tarafından Kanunun 16'ıncı maddesi üç defa, 17'inci maddesi 8 defa ve 18'inci maddesi ise iki kez değiştirilmiştir. Bu değişikliklerin orman alanlarının ormancılık amacı dışında kullanımını artırmak için yapıldığı anlaşılmaktadır.
28 Nisan 2018 tarihli ve 7139 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kanunla 6831 sayılı Orman Kanunu'na eklenen ve anayasaya açıkça aykırı olan Ek-16'ncı Madde ile "bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlar orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir" hükmü getirilmiştir. 7 Ocak 2021 tarihli ve 31357 sayılı Resmî Gazetede Ek 16'ncı Madde kapsamında orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmelik yayımlanmıştır.
Ek-16'ncı Madde ile 1 adedi Bakanlar Kurulu Kararı 16'sı ise Cumhurbaşkanı kararı ile bugüne kadar 17 kararla 22 milyon 344 bin metrekare (2.234 hektar) saha orman alanından çıkarılmıştır. Kısacası 2018 yılında geçilen başkanlık sistemi en çok ormanlara zarar vermiştir. En son 19 Ocak 2024 tarihli kararla orman sınırları dışına çıkarılan alanlar 5 milyon 983 bin metrekaredir (598 hektar). Bugüne kadar orman sınırları dışına çıkarılan alanların yüzde 27'si bu kararla çıkarılmıştır. Bu alanların yüzde 67'si yani 4 milyon metrekaresi (401 hektar) Bursa'nın Gürsu (Dışkaya mahallesi), Kestel (Çataltepe mahallesi) ve İnegöl ilçelerinde (Kozluca, Tokuş ve Yeniyörük mahalleleri) bulunmaktadır.
Türkiye genelinde on binlerce Ek-16'ncı Madde talebi bulunmaktadır. Bu başvurulardan ancak AKP ile siyasi bağlantıları olan kişilerin talebi karşılanmakta, kişiye özel uygulamalar vatandaşlar arasında büyük huzursuzluklara yol açmaktadır. Bu nedenle Cumhurbaşkanının bir imzası ile orman alanlarından çıkarılma işlemine derhal son verilmelidir.
Türkiye ormancılığının bir başka tartışma konusunu da 2/B arazileri olarak bilinen ve kadastrosu çalışmaları sırasında orman sınırları dışına çıkarılan alanlar oluşturmaktadır. Bu alanlar Orman Kanunu'nun 2'nci Maddesinin (B) bendinde belirtilen 31 Aralık 1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerleri kapsamaktadır. 1982 Anayasası bu alanların orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi amacıyla kullanılmasını hükme bağlamıştır. Ancak 26 Nisan 2012 tarih ve 28275 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6292 sayılı Kanunla orman köylüsü olmayan hak sahiplerine satışlarının da önü açılmıştır. 2/B ile toplam 6 milyar 400 milyon metrekare (640 bin hektar) orman alanı orman rejiminden çıkarılmıştır.
Öte yandan 6 Şubat depremlerinden sonra depremzedeleri yerleştirmek için yasal düzenlemeler yapıldı, Cumhurbaşkanı kararı yayımlandı; konut yapmak için yine ormanlar tercih edildi.
Anayasanın 169'uncu Maddesinde; "Devlet, ormanların korunması ve genişletilmesi için tedbirleri alır. Ormanların gözetimi devlete aittir, mülkiyeti devrolunamaz, devletçe yönetilir ve işletilir" hükmü yer almaktadır. Ayrıca 7 Ekim 2021'de kanunlaşan Paris İklim Anlaşması ile ormanların korunacağın ve genişletileceği taahhüt edilmiştir. Buna rağmen talepler artmış, tahribatın önü açılmıştır.
Gerek dünyada gerekse ülkemizde iklim krizinin etkilerini açıkça görülmektedir. Aşırı yağışlar, seller, sıcaklar, kuraklık, su kıtlığı iklim değişikliğinin birer göstergesidir. İklim krizine karşı en büyük karbon yutakları olan orman varlığının korunması hatta geliştirilmesinin zorunluluğu kesin şekilde ortaya çıkmıştır. Mücadelemiz sürecek; ormanların orman olarak gelecek kuşaklara kalması için ranttan, kârdan başka bir hedefi olmayan talancıların elinden ne kurtarsak kazançtır.
FACEBOOK YORUMLAR