Nikel ve kobalt madenleri hız kazanıyor: Maden zehri katlanıyor
'Yeşil, temiz dönüşüm' adıyla pazarlanan enerji üretimleri ‘temiz’ değil. Türkiye’de nikel ve kobalt madenleri kimyasal kirlilik yayıyor. Köylüler tepkili: “Ayağımıza çarpan otun kokusu gitti."
Enerjide yeşil dönüşüm projeleri, AB ile yapılan anlaşmalar derken yeşil dönüşüm Türkiye'de de bir pazar halini aldı. Güneş, rüzgar enerjilerinin başını çektiği "yeşil dönüşüm" bir rant alanı halini aldı. Son zamanlarda "yeşil ya da temiz dönüşüm" pazarının geldiği noktalardan biri de elektrikli araçlar. Ancak bu "temiz" enerjinin üretimi o kadar da temiz değil. Nikel ve kobalt cevherleri, dünyada elektrikli cihazların ve araçların kullanımının hızla yaygınlaşmasıyla daha da değerli bir hale geldi. 2030 yılına kadar da değerinin artacağı düşünülüyor.
Türkiye’de daha çok nikel madenciliği yapılmakta. Manisa’da iki, Eskişehir’de bir olmak üzere 3 nikel madeni var. Aktif madenler dışında Uşak, Bitlis, Bursa, Sivas, Bolu ve Hatay illerinde henüz maden ocağı inşa edilmemiş nikel yatakları bulunuyor. Kobaltsa Türkiye’de çok daha az bulunan bir cevher. Manisa’nın Gördes ilçesinde yoğunlukla nikel çıkartılan madende aynı zamanda az miktarda kobalt da çıkartılıyor. Sivas ve Uşak’ta ise kobalt madeni emarelerine rastlandı.
ZORLU ZEHİR SAÇMAKTA BAŞI ÇEKİYOR
Türkiye’de nikel çıkartılan 3 madenden biri de Zorlu’ya bağlı Meta Nikel Kobalt şirketine ait olan Gördes’teki maden. 8 yıldır bölgede madencilik yapan şirketin 2022 yılında ruhsatı olmadığı ve 8 yıl boyunca madeni kaçak işlettiği ortaya çıktı. Ardından Manisa Valiliği ise “Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu gerekli değildir” kararını açıklayarak talana göz yummuş oldu. Madenin yapıldığı köydeki Kalemoğlu köylüleri geçtiğimiz mayıs ayında madene karşı yeni bir direniş başlattı. Madenin bulunduğu Kocamurt Ormanı’nın girişine çadır kuran köylüler “Son ormanımız Kocamurt’u vermeyeceğiz” pankartı altında nöbet tuttular. Gazetemizden Özer Akdemir’e konuşan bir köylü “Kekik kokusunda yürümenin ne demek olduğunu bunlar sayesinde öğrendik. Ayağımıza çarpan otun kokusunu kaybettik, değerini kaybettikçe öğrendik. Biz hazinemizin değerini bu şirket sayesinde anladık” ifadelerini kullandı.
Manisa’da bulunan bir diğer nikel madeniyse NATA Holdinge ait. Maden, Çaldağ ilçesini 18 milyon ton sülfürik asitle geri dönülemez bir şekilde tahrip etmeye devam ediyor. Defalarca bilirkişi raporunun istendiği, madencilik faaliyetinin durdurulması kararlarının çıktığı maden, her defasında yoluna devam etmeyi başardı.
Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde bulunan nikel madeniyse Fe-Ni Madencilik’in elinde. 31 bin hektarlık alanda bulunan maden yüz binlerce ağacı tehdit ediyor. Madenin yarattığı kimyasal kirlilik Porsuk Çayı’nda yaşayan canlıları yok ederken çaya bağlı tarım arazilerinde de üretimi sonlandıracak kadar büyük.
MADENLER SU KITLIĞINI, KURAKLIĞI GETİRİYOR
Konuya dair Tıbbi Jeoloji Uzmanı ve Yazar Dr. Eşref Atabey ile görüştük. Atabey, “Bir cevheri topraktan almak için önce toprak kaldırılır, yani yapısı bozulur. Şirketler ‘Biz bu toprağı daha sonra kullanacağız’ derler, bu safsatadan ibarettir, kullanmazlar. Örneğin Gördes’in yüzey toprağı tarıma elverişli, değerli topraktır. Orada köylülerin meraları ve tarım alanları var. Bunları ortadan kaldırıyorlar. İkincisi, bu kütleyi kaldırdığınız zaman içme suyunu ortadan kaldırılıyor. Üçüncüsü, ormanlar yok ediliyor. Orman suyun kaynağıdır. Bölge çölleşiyor ve erozyona uygun hale geliyor. Maden faaliyetleri her şekilde çevre ve insan sağlığına zararı vardır” ifadelerini kullandı.
Madenlerin faaliyete başlamasıyla birlikte ortaya çıkan zarara da değinen Atabey, “Yıllar boyunca milyar tona varan hacimlerle maden bölgesinde dinamit patlatılıyor. Her seferinde bir deprem etkisi yaratılıyor. Her patlatmadan sonra toz ortaya çıkıyor ve en büyük zararı da toz veriyor. Doğanın üstüne çöken toz, bitkilerin nefes almasını engeller. Çevredeki bitki örtüsüne, sebzeye, meyveye zararlı. Hepsini yok eder. Ayrıca maden faaliyetinden dolayı ortaya çıkan zararlı elementler suya karışacak. Örneğin, Gördes’te yoğun bir arsenik var. 2013 yılında yapılan ölçümde bölgede bulunan arsenik oranı çok yüksekti. Madencilik faaliyetiyle bu arsenik yer altı ve yer üstü kaynaklarına karışacak. Bir diğer büyük tehdit sülfürik asit. Sülfürik asit buharlaşacak ve asit yağmurlarına sebep olacak. Asit yağmurları bütün doğayı yakarak kurutur” dedi. Maden faaliyetlerinden dolayı ortaya çıkan toz aynı zamanda alerji, astım, kanser, deri ve solunum rahatsızlıklarına da yol açıyor.
"BUNUN ADI SÖMÜRGE MADENCİLİĞİDİR"
Ülkedeki madencilik faaliyetlerinin yüzde 99.8’inin çok uluslu şirketlerin elinde olduğunu vurgulayan Atabey, “Ülkenin madene ihtiyacı varsa, bu ihtiyaçlara göre madencilik yapılmalı. Tüm varlıklarımız yurt dışına naklediliyor. Bir ülke, başka bir ülkenin maden olanaklarını, işçisini, ekonomik kaynaklarını, Anayasa’sını kendi çıkarları için kullanıyorsa bunun adı sömürge madenciliğidir” ifadelerini kullandı.
Maden şirketlerinin kârının ciddi bir kısmını devletten aldıkları teşviklerin oluşturduğunu altını çizen Atabey, “İliç’te gördüğümüz gibi vergi indirimleri alırlar. Türkiye’ye vergi ödemezler, çıkarttıkları madenin ciddi bir kısmı da kendilerine kalır. Bu çok uluslu şirketler Türkiye’deki temsilcileri aracılığıyla yasa, yönetmelik ve bürokratik zorlukları aşmak için kulisler yapıyorlar. Bu temsilciler, genel müdürler gidip madeni görmemiştir bile çünkü işi bu değil. Şirket isimlerine vb. bakıldığında da sanki yerli şirketlermiş gibi görünürler. Ancak bir bakıyorsun çoğunlukla Kanada, Avusturalya ve ABD şirketleri çıkıyor. Bunca maden üretimine karşın ülke ekonomisine bunların katkısı yüzde bir. Bunca rant, kazanç halka yansıyor mu? Madem bu kadar kazanç var bu kadar zulmü, eziyeti niye çekiyoruz?” dedi.
NİKELİN ÖLDÜRDÜĞÜ ŞEHİR: NORİLSK
Nikel ve kobalt cevherlerinin çıkartılmasının madende çalışan işçiye, maden alanının çevresine ve bölge halkına zararları uzun yıllardır tartışılıyor. Nikel madeninin zararlarının en belirgin örneği Rusya’nın Taymır Yarımadası’nda bulunan Norilsk şehri. Şehir nikel zengini bir bölgede. Her yıl dünyada üretilen nikelin yüzde 20’sini karşılıyor. 1935’ten bu yana Norilsk Nikel Madeni faaliyet gösteriyor. Norilsk’in ciddi bir bölümünde meyve ve sebze yetişmiyor. Bölgeden geçen nehir milyonlarca metreküp atık suyla kirlenmiş durumda ve kırmızı akıyor. Almanya’nın yüz ölçümü büyüklüğünde bir alana asit yağmurları yağarken, kar ise bazen siyah, bazen sarı, bazense pembe yağıyor. Norilsk’de akciğer kanseri ölümleri Rusya’nın diğer şehirlerine kıyasla 2.5 kat daha yüksek, ortalama ömür süresiyse 10 yıl daha kısa. Bölgede yaşanan çocuk ölümlerinin yaklaşık yüzde 16’sı solunum hastalıklarından, yüzde 44’ü kan hastalıklarından, yüzde 38’iyse sinir sistemi hastalıklarından dolayı yaşanıyor. Araştırmacılar kentteki yetişkinlerin yalnızca yüzde 4’ünün sağlıklı olduğunu söylüyorlar. Sibirya Federal Üniversitesinden araştırmacılar, bölgenin ikonik hayvanlarından olan ren geyiğinin desenlerinin kirlilikten değiştiğini belirtiyor.
BULAŞMIŞ DERESİ’NDE ZEHİR AKTI
2020’de Gördes’ten de geçen Başlamış Deresi günlerce kırmızı aktı. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu bu durumu Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne sordu ve numune alınarak inceleme başlatılmasını istedi. İlerleyen günlerde yapılan bilimsel inceleme ve çalışmalar, derenin kırmızı akmasının bir çevre felaket olduğunu doğruluyordu. Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şubesi hazırladığı ön raporda yoğun bir ağır metal kirliliğine işaret ederek, “Tek muhtemel kirletici Meta Nikel’e ait Atık Depolama Tesisi olarak değerlendirilmektedir” açıklamasında bulundu. ÇMO’nun yaptığı analizler sonucu, suda yüksek miktarda cıva, arsenik, kurşun, kadmiyum olduğu tespit edildi.
ENERJİNİN VE MADEN TEKELLERİNİN YENİ ELMASI
Dünyada son gelinen dönemlerde en önemli madenler, enerji üretiminde kullanıldığı için nikel, kobalt ve lityum. Türkiye’de lityum yatağı henüz bulunamadı ancak cüzi miktarlarda da olsa kobalt ve nikel çıkarılıyor. Lityum-iyon pillerin gelişimi, elektrikli araçların bataryalarında ve rüzgar ve güneş enerjisi gibi dalgalı yenilenebilir enerji kaynaklarının depolanmasında kullanılıyor. Nikel piller, enerji kapasitesini ve verimliliğini artırmak amacıyla kullanılırken kobalt ise elektrikli araç pillerinin dayanıklılığını artırmak ve benzeri işlemlerde kullanılıyor. Tüm bu nedenler maden tekellerinin gözünü bu madenlerin bulunduğu yerlere dikmesine neden oluyor. Türkiye başta olmak üzere neredeyse her ülkede aranan lityum, nikel ve kobalt gelecek dönemlerde yeni talanların adresini belirleyecek.
EN ÇOK NİKEL, KOBALT VE LİTYUM BULUNAN ÜLKELER
Dünyada nikel rezervi en fazla bulunan ülkelerin başında Avustralya geliyor. Avustralya’yı sırasıyla Brezilya, Rusya ve Yeni Kaledonya, Küba, Filipinler ve Endonezya takip ediyor.
Kobalt maden yatakları da en çok Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunuyor. Kongo’yu sırasıyla Rusya, Avustralya, Filipinler, Küba, Madagaskar, Papua Yeni Gine, Kanada, Güney Afrika, Fas, Çin ve Yeni Kaledonya takip ediyor.
Lityum maden yatakları ise en çok Bolivya’da bulunuyor. Lityum rezervi konusunda Bolivya’dan sonra Şili, Arjantin, Avustralya, Çin, Hindistan geliyor.
FACEBOOK YORUMLAR