CHP'li Günaydın'dan maden eleştirisi: Altın Madenciliği ve Rant Ortaklığı
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, altın madenciliği faaliyetlerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Günaydın, altın madenciliğinin Türkiye'ye ne kadar fayda sağladığını sorgularken, büyük bir rant ortaklığının varlığına dikkat çekti.
Tarihsel Perspektif: Osmanlı İktisadı
Günaydın, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde çıkarılan altının büyük bir kısmının yabancı firmalar tarafından alındığını belirtti. Bu durumu Osmanlı'nın gerilemesi olarak yorumlayan Günaydın, günümüzdeki tabloyu da değerlendirdi.
Güncel Durum ve Rant Paylaşımı
Bugün altın madenciliği faaliyetlerinin büyük bir kısmının yine yabancı firmalar tarafından yürütüldüğünü vurgulayan Günaydın, Türkiye'nin doğal kaynaklarının sömürülmesine ve doğa felaketlerine neden olan siyanür kullanımına dikkat çekti.
Siyasi ve Ticari İlişkiler
Günaydın, altın madenciliği faaliyetlerinin sadece teknik ve ekonomik faktörlerle sınırlı olmadığını belirtti. Siyasi ve ticari ilişkilerin bu sürecin önemli bir parçasını oluşturduğunu ifade etti ve geçmişte FETÖ'cü firmaların yer aldığı rant ortaklıklarını eleştirdi.
Vergi Sorunları ve İstihdam İddiaları
Altın madenciliği faaliyetlerinin vergilendirilmesi ve istihdam yaratma iddialarını da değerlendiren Günaydın, vergi borçlarının ödenmemesi ve yetersiz istihdamın önemli bir sorun olduğunu vurguladı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'ın açıklamaları şöyle;
"Peki söylüyorum, bu altın madenciliğinin acaba bu memlekete bir kuruş faydası var mıdır? Bakın ben, üniversitelerde "Osmanlı İktisadı" dersi verdim. Osmanlı'nın son döneminde çıkartılan altının %75'ini yabancılar, çıkartanlar alırmış, biz de bunu "Osmanlı ne kadar gerilemiş, tahaküm altına girmiş ki altınını yabancılara veriyor" diye anlatırdık.Bugünkü tablo ne arkadaşlar? Bugün altın madenini çıkartanlar %98'ini alıyorlar. Eğer yerinde işlerlerse %99'unu alıyorlar. Ben soruyu bu kadar açık soruyorum. Benim memleketime gelecekler, Karadeniz'den Kaz Dağları'na, Erzincan'ın İliç'ine kadar, Bergama'sına kadar, Uşak'ına kadar, Türkiye'nin her tarafını siyanür ile liçleyecekler çıkartılan altının %987-99'unu götürecekler siyanürü, liçi ve doğa felaketi bize kalacak. Bunun mantığını birisi bana açıklayabilirse ben de anlarım.
Açıklayabilecek yoktur. Çünkü burada büyük bir rant ortaklığı vardır. Yabancı firmalar ve onlara eşlik eden, siyasetin durumuna göre eşlik eden geçen dönemin FETÖ'cü firmaları bu dönemde onların yerine gelen iktidarın yandaşı firmalar o yabancıların Türkiye'deki halkla ilişkiler faaliyetlerini, bürokrasideki izinlerini, siyasetle ilişkilerini düzenliyorlar ve rant hep beraber bölüşülüyor. Yani Türkiye'nin altını diğerleri tarafından paylaşılıyor. Bize de bunun maalesef doğa felaketini çekmek kalıyor. Sorum bir de şudur; acaba bu çıkartılan altın madeninin miktarını Türkiye'de kamu yönetimi etkinlikte denetliyor mudur?
Yani 30 ton değil de 60 ton çıkartılmadığından nasıl emin olabiliyoruz? İliç'ten Azerbaycan'a doğru uçan helikopterin ne taşıdığını bugüne kadar denetleyebilen oldu mu? Bütün bu sorular; Türkiye'de bu işlerin ne kadar siyasetle, ticaretle bir şekilde yürütüldüğünün çok açık bir şekilde göstergesi olmaktadır. Sevgili arkadaşlar şu söylenebilir; ama bu firmalar vergi veriyor kardeşim istihdam yapıyorlar. Arkadaşlar, buralarda çalıştırılan köylü kardeşlerimiz; üç kuruş paraya çalışıyorlar. İstihdam yarattık diyerek, Türkiye'nin altını üstüne getirmek, altınını da çalmak açıklanabilir bir şey değildir. Vergi veriyorlarmış...
Ben söyleyeyim Anagold; 12 Mart 2023 tarihli Resmi Gazete'yi açın, bakın. 8.6 milyon TL birikmiş vergi borcu var. Yani sen milyarlarca dolar altın çıkartıyorsun, ama Türkiye'ye 8.6 milyon TL'lik birikmiş borcunu ödemiyorsun! Türkiye'de doğru bir yönetim olsa, AKP değil de memleketinden yana bir yönetim olsa; gider o firmaya icra yapar, o parayı alır!
Ne yapmışlar biliyor musunuz arkadaşlar; Bu 8.6 milyonun 1.4 milyonunu öde, 7.2 milyonunu sileyim böylece de vergi borcundan kurtul. Bu müstemleke memleketlerinde bile yaşanabilecek durum değildir. Dolayısıyla tablo neresinden baksanız ülkemiz açısından, doğamız açısından, insanımız açısından tam bir felakettir. Bu tabloya işbirliği ile yol açan AKP hükümeti oradaki saha görevlilerinin gözaltına alınmasıyla kendisini kurtaramaz. Oradaki saha görevlisinden değil, ona o kapasite artırımı verenlerden başlayarak o firmaların sahiplerinden başlayarak, siyasi-ticari ortaklarından başlayarak araştırılmalıdır."
FACEBOOK YORUMLAR