Kaz Dağları'nda Altın Madenciliği Oyunları

EYÜPHAN GÜNDOĞDU


Alamos, Doğu Biga, Teck ve Liberty, Fronteer, Orta Truva (Pilot Gold ve TECK),, Pumice, Newmons, Eldorado, Tüprak,SSR ve diğer yabancı altın maden şirketleri ve Enerji Bakanlığı'nın Yeni Yasal Düzenlemeleri"**
 
Çanakkale Kaz Dağları milli park ve mücavir alanlarda, Teck ve Liberty Madencilik'in sahibi olduğu Orta Truva Madenciliği ve Alamos'un ruhsat uzatma süresinde usulsüz işlemleri ve sadece görüntüde küçük alanlarda kil, çakıl kuvars işletmeleri için alınan ÇED süreçlerindeki manevraları ile tekrar gündemde.
 
Liberty gold, Pilot Inc. ve Teck A.Ş. gibi şirketler, Orta Truva Madencilik San. Tic. AŞ altında, Çanakkale’nin içme suyu kaynakları ve koruma alanlarına yakın sahalarda faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin ‘kuvars, kil çıkaracağız”, şeklindeki beyanlar ile maden kanunundaki faaliyet zorunluluğunu aşmak için usulsüz ÇED ve izinler ile kanunu dolanmaya çalışıyorlar. Altın ile aynı, IV. sınıf maden kategorisinde olan, kuvarsit, kil, demir cevheri gibi gösterilen projelerle sondaj izinleri ve diğer izinler alınıyor ve ayrıca proje alanlarının kapasitesinin 25 hektardan küçük olması nedeniyle de ÇED muafiyet belgesi de alarak ilgili ruhsatların uzatıyor.
 
Bu şekilde verilen izinler ilgili kurumların merceğine girmiş durumda! Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bu tür projelerin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini aşmak için kullanılan bir hile olduğuna dikkat çekiyor.
Bu şirketlerin hukuki yolları aşarak altın madenciliği faaliyetlerini genişletme çabaları, Kaz Dağları'nın ekolojik değerini ve Çanakkale'nin doğal kaynaklarını tehlikeye atıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın yeni maden yasa tasarısında, 2008'deki Bakanlar Kurulu şerhine benzer düzenlemeler bekleniyor, özellikle siyanür kullanımı gibi yüksek riskli faaliyetlere karşı.
 
Bakanlığın yasa taslağında Kaz Dağı Milli Parkı içinde ve mücavir alanlarda bulunan 26 adet ruhsat sahası için, bu sahalarda Bakanlar Kurulu kararı alınmadan çalışılmasının mümkün olmadığına dair bir maddeye yasada yer alacak.
 
Yeni Maden yasası gündemde,
 
Bakanlık, arama ve sondaj aşamasında siyanür kullanımının gerçek dışı olduğunu belirterek, herhangi bir işleme gerek olmadığını ifade ediyor. Ancak, Kazdağı ve çevresinde altın madenciliği ile ilgili ormanlık alanlarda kesim izinleri verilmesi, bölgedeki doğal yaşamın ve ekosistemin korunması konusunda hassasiyeti artırıyor. Öte yandan, Bakanlık, madencilik faaliyetlerinin sürdürülmesi ve doğaya zarar verilmemesi arasında bir orta yol bulunması gerektiğini vurguluyor. Bu, bölge halkının endişelerini dikkate alarak, çevresel etkileri minimize eden bir yaklaşımı işaret ediyor.
 
Kaz Dağı Milli Parkı ve mücavir alanlarında yer alan tüm arama, işletme ruhsatlarına sahip şirketlerin faaliyetleri düzenli olarak denetlenmesi öneriliyor.
 
Kaz Dağları'ndaki altın madenciliği, uluslararası şirketlerin yürüttüğü faaliyetler ve yerel çevreci grupların direnişi ile Türkiye'nin çevre politikalarının çarpıcı bir örneği haline geldi.
 
Alamos, Teck ve Liberty Madencilik, Orta Truva Madenciliği adı altında Kaz Dağları'nda altın arama izinleri için binlerce ağaç kesimi ve sondaj çalışmalarına yönelik taleplerle kamuoyunun dikkatini çekiyor. Bu faaliyetler, Kaz Dağları'nın doğal yapısını ve Çanakkale'nin doğal kaynaklarını olumsuz etkileyebilecek süreçleri içeriyor.
 
Alamos Tahkim Davası
Yavuz hırsız ev sahibi bastırır davası!!!

 
Bölgede, Alamos Gold tarafından yürütülen Kirazlı Altın Madeni projesinin ruhsatlarının uzatım talebi, hukuki süreçlerin tamamlanmamasına rağmen başlatılan faaliyetler ve bu şirketin ruhsat uzatım sürecinde çevresel protestolar, çevre örgütlerinin verdiği şikayet dilekçeleri ve bu şirketin daha önceki faaliyetleri için Yargı makamları nezdinde yüzlerce davanın incelenmesi nedeniyle ruhsat uzatım talebi ilgili kurumlar tarafından daha inceleme sürecindeyken ve bu sürecin bitmesini beklemeyen üstüne de eğer olumsuz bir netice çıkması halinde de ruhsat hak sahibi Türkiye'de kurulu bir şirket olması ve bu nedenlerde yargı yoluna gidebilme hakkı varken hiçbir şekilde iç hukuk yollarına başvurmayan Alamos Gold isimli Kanada merkezli şirket asılsız iddialarla uluslararası tahkim mahkemesinde Türkiye'ye karşı 1 milyar dolarlık tazminat davası açmıştı.
İlgil kurumda yasal inceleme hakkı çerçevesinde incelemeler ardından ruhsat uzatım talebini olumlu karşılayarak ruhsatı uzatmış ancak buna rağmen Alamos tahkim mahkemesinde yaptığı hatanın farkına varmasına rağmen Kanada borsa yatırımcıların ve Kanada borsa otoritelerinin yasal soruşturmalarından kaçmak için geri adım atamamış davasını geri çekmemişti. İddiasını daha da dramatize ederek sanki Türkiye'de yabancı şirketlere karşı bir haksızlık yapılıyor iddiasının altını doldurmaya çalışmaya devam etmiştir.
Ancak, Halihazırda Türkiye'de birçok %100 yabancı sermayeli altın maden şirketi üretim yapmakta ve yasal şartları yetine getirdikleri sürecede on yıllardır da faaliyetlerine devam etmektedirler. Bunların başında Eldorado- Tüprak, Centera- Öksüt, SSR-İliç, örnek verilebilir. Henüz üretime başlamamış ancak izin ve çalışmalarında hiçbir sorun olmayan onlarca yabancı maden arama şirketi yanında (IICSID (International Centre for Settlement of Investment Disputes)
Uluslararası ticari ihtilaflarda uzman hukukçuların görüşüne göre Alamos’un sadece, yasada açıkça yazmasına rağmen ilgili kurumun inceleme değerlendirme yetkisi varken kurum inceleme sürenin uzaması üzerine ve üstüne de ruhsat sahibi şirketin Türkiye'de kurulu Türkiye hukukuna tabi bir şirket olmasına rağmen iç hukuk yollarını tüketmeden sanki faaliyette olan üretim yapan yüzlerde işçi istihdam eden, gelir getiren, vergi veren bir aşamada olan bir madenmiş gibi ve büyük bir hak gaspı mağduriyet varmış gibi gereksiz abartılmış bir panikle tahkime gitmesi, Türkiye devletinin bu maden projesine sahip şirkete ve yabancı şirketlere özel bir baskı kurma tasarrufu gibi algı vermeye çalışması, Türkiye'de üretim yapan diğer yabancı Altın madenlerin yıllardır çalışıyor olması gerçeği ortada iken dayanaksız ve itibar edilmez kalıyor.
 
Ayrıca, ruhsat uzatım talebinin olumsuz cevaplanmasına ihtimalinde dahi Türkiye idare mahkemelerince bu red kararlarını ortadan kaldıran yüzlerde yargı kararı örneği olması ve Alamos’un sanki Türkiye'de yargı sistemi yokmuş gibi gülünç yaklaşımı gibi daha birçok gerçekler de bu şirketin kendi borsa yatırımcılarına hesap vermekten kaçmak için açtığı bu davayı inandırıcılıktan uzak, tutarsız, hukuki ve gerçek dayanaklardan yoksun çok zayıf bir dava durumuna sokmuştur.
Emsal tahkim davalarına bakıldığında da birçok davanın red ile sonuçlanması da bu davanın sonucunu şimdiden tahmin edilebilir kılmamaktadır. Davanın 2025 yılı içinde sonuçlanması bekleniyor eğer Alamos davayı uzatma ve kamuoyu nezdinde unutturmaya çalışmak için uzatım istemez ise. 
 
Bu durum, Kaz Dağları'nın doğal ve kültürel mirasının korunması için mücadele eden ve bu şirketi objektif platformlarda dinleyen gerçek çevreci grupların ve madeni destekleyen bazı yerel halk arasında büyük tepkilere yol açmış ve kandırılmış olduklarına dair bir inanç yaratarak kullanıldıklarını düşüncesini hakim kılmıştır. Bu da bölge halkı nezdinde diğer şirketlerin de bu tarz pr ve sosyal projelerinde artık iyi niyetli olmadıklarına dair bir düşünce doğurdu. Bölgedeki ve Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı altın maden şirketleri de Alamos’un bu adil olmayan agresif tutumunun kendi imajlarına, borsa fiyatlarına kredi finansman imkanlarına ve daha önemli olarak sosyal lisans faaliyetlerine çok büyük zarar verdiğini her platformda dile getirmektedirler.
 
Bölgenin ekolojik dengesini koruma ve halk sağlığını gözetme yükümlülüğü

Alamos'un Kaz Dağları'ndaki faaliyetleri, aşırı orman kesimi ve maden devreye girdiğinde aşırı su kullanımını sebebiyle su ve doğal kaynaklar üzerindeki olası zararlar nedeniyle zaten tartışmalıydı. Şimdi, Teck madenciliğin sahibi olduğu Orta Truva Madenciliği ve bölgedeki diğer şirketlerin faaliyetleri, Kaz Dağları'nın geleceği için yeni bir tehdit unsuru olarak ortaya çıkıyor. Yeni yasa tasarısının, bu tür faaliyetlere sınırlama getirmesi ve Kaz Dağları'nın doğal mirasını koruması bekleniyor.
Bu bağlamda, Kaz Dağları'ndaki altın madenciliği faaliyetlerinin geleceği, Türkiye'nin çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma konusundaki taahhüdünün bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu gelişmeler, Kaz Dağları'nda altın madenciliğinin geleceği üzerinde belirleyici olacak. Enerji Bakanlığı'nın ve ilgili diğer kamu kurumlarının, bölgenin ekolojik dengesini koruma ve halk sağlığını gözetme yükümlülüğü altında hareket etmeleri gerekiyor. Kaz Dağları'nın doğal güzellikleri, altın madenciliği faaliyetlerinin oluşturduğu riskler karşısında korunmayı bekliyor.