Tuvalu: Avustralya'nın 'ahlaksız' maden kararı Pasifik komşularını boğmaya benziyor
Tuvalu iklim bakanı, üç dev kömür madeninin genişletilmesini onaylayan Avustralya'nın COP29'a ada ülkeleriyle birlikte ev sahipliği yapma talebini zayıflattığını söyledi.
Pasifik ada ülkesi Tuvalu‘nun İklim Bakanı Dr. Maina Talia, Avustralya‘nın üç kömür madeni genişletme projesini onaylama kararının ülkenin “Pasifik ailesinin bir üyesi” olma iddiasını sorgulattığını söyledi.
Bakan, bu kararla Avustralya’nın 2026 BM İklim Zirvesi‘ne (COP31) ada ülkeleriyle birlikte ev sahipliği yapma iddiasını da zayıflattığını kaydetti.
Analistler, genişletilen madenlerden çıkarılan kömürün denizaşırı ülkelere nakledilmesi ve yakılmasıyla madenin ömrü boyunca 1,3 milyar tondan fazla karbondioksit üretebileceğini söylüyor.
Guardian’a konuşan Taila, maden onaylarının “toplumsal geleceğimiz için doğrudan bir tehdit” olduğunu söyledi:
“Geçen ay yapılan Pasifik Adaları Forumu‘nda yeni kömür projelerine ilişkin görüşümü çok net bir şekilde belirttim: Fosil yakıtlar bizi öldürüyor, hepimizi. Bu nedenle, Avustralya’nın yakın zamanda onayladığı üç kömür madeni genişletme projesinde yaptığı gibi, herhangi bir ülkenin yeni fosil yakıt projeleri açması ahlaksız ve kabul edilemez. Bu, ülkem Tuvalu ve Pasifik’teki diğer uluslar için bir hayatta kalma meselesidir. Avustralya kendisini Pasifik ailesinin bir üyesi olarak adlandırıyor ancak bu son karar bu ifadeyi sorgulatıyor. Avustralya, varlığımızı tehlikeye atan yeni fosil yakıt projelerini açmaya devam ederken, Pasifik ile birlikte bir BM iklim konferansına ev sahipliği yapmayı nasıl haklı çıkarabilir?”
Eski Kiribati başkanı ve şu anda Pacific Elders’ Voice başkanı olan Anote Tong da Talia’yı destekledi: “Bir ülke [Avustralya] bir zirvenin yapması gerekenin tam tersini yaptığında Pasifik’in bunun bir parçası olabileceğine inanmıyorum. Bu, Avustralya’nın iklim değişikliği konusunda aktif olma iddiasıyla tamamen çelişiyor gibi görünüyor.”
Tong, Pasifik liderlerinin Avustralya’nın COP31’e ev sahipliği teklifini desteklemeyi seçmeleri halinde, desteklerini iklim krizi konusunda “gerçekten önemli bir şey yapması” koşuluna bağlamaları gerektiğini söyledi.
Pasifik odaklı bir insan hakları örgütü olan Edmund Rice Adalet ve Toplum Eğitimi Merkezi‘nin müdürü Alopi Latufeku ise Avustralya’nın yeni kömür projelerini onaylamasının “Pasifikli bir aile üyesi olma söylemine aykırı” olduğunu belirterek “Ailenizden biri battığında, onu güvenliğe kavuşturursunuz. Kafasını daha fazla suya sokmazsınız” dedi.
Milyonlarca ton ek CO2 atmosfere salınacak
Avustralya Çevre Bakanı Tanya Plibersek‘in onayladığı karar; Mach Energy‘nin Mount Pleasant‘taki mevcut madeninin 2048’e, Whitehaven Coal‘un Narrabri madeninin 2044’e ve Yancoal‘un Ravensworth madeninin 2032’ye kadar genişletilmesine ve işletilmesine izin veriyor.
Genişlemeler sırasıyla atmosfere 876 milyon, 475 milyon ve 6 milyon ton ek CO2 salınmasına yol açabilir.
Plibersek, hükümetin “gerçeklere ve ulusal çevre yasasına uygun” hareket etmesi gerektiğini söyleyerek onay kararlarını savundu; emisyonların, büyük endüstriyel tesislerin doğrudan emisyonları azaltmasını veya karbon dengelemeleri için ödeme yapmasını gerektiren koruma mekanizması kapsamında değerlendirileceğini söyledi.
Ancak bakanın söz ettiği koruma, Avustralya’daki madenlerden salınan emisyonlar için geçerli, kömür ihraç edildikten sonra açık denizde salınan CO2 bu kapsamda değerlendirilmiyor.
Avustralya ve Tuvalu, Tonga’daki Pasifik Adaları Forumu’nda bir iklim ve güvenlik anlaşmasını bir aydan kısa süre önce onaylamıştı. Anlaşma, alçakta bulunan atol ulusunun deniz seviyesinin yükselmesine karşı özellikle savunmasız olduğunu kabul ediyor ve ikiliyi “iklim değişikliğinin oluşturduğu varoluşsal tehdit karşısında birlikte çalışmaya” mecbur kılıyor.
Başbakan Anthony Albanese, forumdaki liderlere Avustralya’nın Cop31’e ev sahipliği yapması teklifini sunarken, Marshall Adaları başkanı Hilda Heine, “eylem evde başlar” demiş ve bunun “fedakarlıklar” anlamına geldiğini, Avustralya’nın fosil yakıtlardan uzaklaşma geçişi konusunda Cop31’de anlatacak iyi bir hikayesi” olmasını umduğunu söylemişti.
Konferansın nerede yapılacağına ilişkin kararın önümüzdeki ay Azerbaycan‘da yapılacak olan ve Türkiye‘nin de yarışta olduğu Cop29 zirvesinde verilmesi bekleniyor.