Türkiye'nin Madencilik Politikasında Devrim: Devlet Hakkı Arttırıldı

Cumhurbaşkanlığı Kararı ile altın ve gümüş madenlerindeki devlet hakkı yüzde 25 artırıldı. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 3213 sayılı Maden Kanunu'na ekli (3) sayılı tablo kapsamında dördüncü grup madenlerden altın ve gümüş için belirlenen devlet hakkı oranlarına yüzde 25 artırım yapıldı.

Bu karar, madenlerden elde edilen gelirin adil bir şekilde paylaşılması amacı taşıyor.

Altın, gümüş, platin, bakır, kurşun, çinko, krom, alüminyum ve uranyum oksit gibi madenlerden alınan devlet hakkı oranları, çıkarılan madenin ons fiyatına bağlı olarak yüzde 1 ile yüzde 15 arasında değişkenlik gösteriyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, altın ve gümüş için en düşük devlet hakkı yüzde 1.25, en yüksek devlet hakkı ise yüzde 18.75 olarak belirlendi.

Bu kararın ardında, Türkiye'nin maden potansiyelini daha etkin bir şekilde kullanma ve ekonomiye daha fazla katkı sağlama hedefi bulunuyor. Özellikle altın rezervlerinin stratejik bir öneme sahip olduğu belirtilerek, yeni düzenlemenin Türkiye'nin jeopolitik konumunu güçlendireceği vurgulanıyor.

Eski Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın Gözünden Altın Potansiyeli

Eski Enerji Bakanı Berat Albayrak, 2022 yılında yayımlanan "Burası Çok Önemli" isimli kitabında Türkiye'nin maden potansiyeline dikkat çekti. Albayrak, altının "değerli metal" olarak tanımlandığı bu grupta Türkiye'nin zengin jeolojik potansiyele sahip olduğunu belirtti. Akademik çalışmaların, Türkiye'nin jeopolitik olarak 8 bin ton metal altın potansiyeline sahip olduğunu öne sürdüğünü ifade eden Albayrak, bu potansiyelin bugüne kadar sadece 382 tonluk kısmının çıkarıldığını belirtti.

Albayrak'ın kitabında yer alan bilgilere göre, Türkiye'nin altın rezervlerinin değerlendirilmesiyle ülkenin ekonomik sorunlarının büyük ölçüde çözülebileceği iddia edildi. Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için madencilik faaliyetlerinden elde edilen gelirin adil bir şekilde paylaşılması gerektiği vurgulandı.

Altın Rezervlerinin İşlenmesi ve Yeni Ekonomik Hedefler

Geçtiğimiz günlerde AKP'li eski vekil Emin Şirin, Türkiye'nin altın rezervlerini işlemenin ülkeye önemli gelir sağlayacağını öne sürdü. Şirin, bu konuda eski Enerji Bakanı Albayrak'ın bilgilendirici bir rol oynadığını ifade ederek, altın rezervlerinin işlenmesiyle Türkiye'nin önümüzdeki beş yıl içinde 400-500 milyar dolarlık gelire ulaşabileceğini iddia etti.

Ancak, Şirin'in dikkat çektiği bir diğer önemli konu ise madencilik faaliyetlerinden elde edilen gelirin kamunun payının düşük olduğu yönünde. Yapılan düzenleme sonrasında bu durumun gözden geçirilmesi ve adil bir gelir paylaşımının sağlanması bekleniyor.

Varlık Fonu ve Türkiye Maden AŞ'nin Rolü

Berat Albayrak'ın kitabında belirttiği gibi, Türkiye Varlık Fonu bünyesinde "Türkiye Maden AŞ" adlı bir şirketin kurulum işlemleri tamamlandı. Bu şirket, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tamamen sahip olduğu bir kuruluş olarak madencilik faaliyetlerini yönetmekle görevli. Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından yapılan araştırmalar sonucunda altın, bakır, kurşun, çinko, demir ve krom potansiyeli olan 20 ruhsat da bu şirkete devredildi.

Ancak, bu noktada merak edilen soru şu: Varlık Fonu içerisinde yer alan Türkiye Maden AŞ şirketi neden altını çıkarmıyor? Bu sorunun cevabı, maden faaliyetlerinin daha etkin ve planlı bir şekilde yönetilmesi, uluslararası standartlara uygun saha faaliyetlerinin hızlıca tamamlanarak projelerin hayata geçirilmesi sürecinde aranabilir.

Çevre Açısından Önem: Kamu Kontrolü ve Siyanür Havuzları

Emin Şirin'in vurguladığı bir diğer önemli konu ise madenlerin devlet kontrolünde işletilmesinin çevre açısından büyük bir avantaj sağlayacağıdır. Devletin kendi kontrolünde yapacağı arıtma işlemlerinin çevre üzerinde daha etkin bir denetim sağlayacağı belirtilerek, özellikle siyanür havuzları gibi riskli yapıların önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Şirin, Türkiye'nin sahip olduğu maden potansiyelinin, devlet kontrolünde işlenmesiyle çevre açısından daha sürdürülebilir bir madencilik politikasının benimsenmesine olanak sağlayacağını belirtti.

Muhalefetin Tutumu ve Geleceğe Dair Beklentiler

Emin Şirin, muhalefet partilerine çağrıda bulunarak, özellikle ana muhalefet partisi CHP'nin "gölge" kabinesinin madencilik konusuna neden ilgi göstermediğini sorguladı. Madencilik faaliyetlerinin ülke gündemine taşınması ve bu konuda etkin bir politikanın oluşturulması için siyasi partilere büyük sorumluluklar düştüğünü belirtti.

Öte yandan, Türkiye'nin madencilik sektöründeki geleceği hakkında yapılan düzenlemeler, kamu kontrolündeki şirketlerin rolü ve çevresel etkileri göz önünde bulundurarak, ülkenin madencilik potansiyelini etkili bir şekilde kullanma hedefi önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Başka ülkelere hak olan Türkiye'ye lüks değildir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi elbette sorumlu bir anlayışla ekonomiye kazandırmamız gerekiyor" sözleri, madencilik politikasında atılan adımların geleceğe dair önemli bir taahhüt olduğunu göstermektedir.