Latmos'un maden ocaklarında mahkeme keşif yaptı
Aydın Söke'deki kuvars madeninde yılda 900 bin metreküp atık oluşturacak kapasite artışı projesi için yöre halkının açtığı davada bilirkişi incelemesi yapıldı.
Mevcuttaki üretim kapasitesini 35 kat artırmayı planlayan kuvars ocağı, fıstık çamlarıyla çevrili bölgede faaliyet yürütüyor. Latmos Platformu’nun konuyla ilgili açıklamasında, Çevre Düzeni Planı'nda orman ve mera alanı ile tarım arazisi vasfında olan bölgenin ÇED raporunda yok sayıldığı belirtilerek, “Projenin ÇED raporunda, yine ÇED yönetmeliği hükümleri doğrultusunda bulunması gereken noter onaylı ve imzalı bir taahhütname de bulunmamaktadır. Yine bu projede de ilgili kurumların ÇED görüşleri, eksik, yanıltıcı bilgiye dayalı ve hatta olumsuzdur” ifadelerine yer verildi.
Doğal ve kültürel miras alanları bakımından Türkiye’nin önemli bölgelerinden biri olan Latmos (Beşparmak) Dağı, madenci saldırısı altında. Binlerce yıllık bir yaşam ve kültür havzası olan Latmos’un Aydın’ın Söke ilçesi sınırlarında kalan kısmında çok sayıda maden ocağı açıldı. Endüstriyel ham madde olarak kullanılan kuvars çıkarmak için fıstık çamları, zeytin ağaçları ve yerel halkın yaşam alanı vahşi madenciliğin kıskacında yok ediliyor.
Kapasitesini 35 kat artırmak isteyen kuvars ocağına dava
Söke’ye bağlı Çavdar köyünde 2004 yılından bu yana faaliyet gösteren kuvars ocağı, kapasitesini 35 kat artıracak yeni projeyi geçtiğimiz yıl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmuştu. Bakanlık, kuvars ocağı için hazırlanan kapasite artışı projesi için Mayıs 2023’te "ÇED Gerekli Değildir" kararı verdi. Yöre köylüleri ise Bakanlığın bu kararını yargıya taşıyarak Aydın İdare Mahkemesi’nde iptal davası açtı.
Latmos Platformu: Yılda 900 bin metreküp pasa oluşacak
Mahkemenin atadığı uzmanlardan oluşan 5 kişilik bilirkişi heyeti, proje sahasında inceleme yaptı. Konuyla ilgili açıklama yapan Latmos Platformu, kuvars madeniyle ilgili kapasite artışı projesinde yılda 900 bin metreküp pasa (atık) oluşacağının belirtildiğine dikkati çekerek, "ÇED Gerekli Değildir" kararının yerinde olmadığı görüşünü savundu.
Ruhsat sahası arkeolojik sitin sınırında
Maden ruhsat sahasının, koruma altındaki Çatıdındere 1. Derece arkeolojik sit alanı sınırlarıyla bitişik, etkileme sahasıyla ise örtüştüğünün altı çizilen Platform açıklamasında, buna rağmen Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün görüşüne dahi başvurulmayarak, proje yakınında korunması gereken alanlar olmadığının iddia edildiği kaydedildi.
Söke kırsalı vahşi madenciliğin kıskacında
Kapasite artışı projesi kapsamında ilgili kurumlardan alınması gereken ÇED görüşlerinin eksik, çelişkili veya yetkisizlikleri nedeniyle geçersiz olduğu görüşüne yer verilen açıklamada, şöyle denildi: “Diğer bir davada ise davalı Kale Maden Şirketi’nin, Söke’ye bağlı iki mahallede 179,872 ha’lık alan artışı ile 3 adet poligonda hedeflenen yıllık 742.500 ton feldispat, kuvars ve kuvarsit üretimini konu alan kapasite artışına verilen ÇED olumlu kararına itiraz etmekteyiz. Proje kapsamındaki 3 poligondan 2’sinin Çavdar Mahallesi’nde bulunmasına ve toplam poligon alanının Yeşilköy Mahallesi’nde planlanan poligon alanının 9 kat büyük olmasına rağmen, projenin ÇED raporunda Çavdar Mahallesi’nden çok daha az bahsedildiği, ÇED toplantısının Yeşilköy Mahallesi’nde yapılarak, projeden daha fazla etkilenecek olan Çavdar halkının yeterli ve etkin şekilde bilgilendirilmediği anlaşılmaktadır.
Maden ocağı işletme izni olmadan çalıştı
Öte yandan, çevre düzeni planına göre, ‘orman alanı’, ‘mera alanı’, ‘tarım arazisi ve sulama alanı’ vasıflı oldukları belirtilen, ayrıca ÇED raporunda hiç bahsedilmese de Çavdar Çatıdındere 1. derece arkeolojik sit alanı ve etkileşim bölgesinde bulunan söz konusu alanda madencilik yapılması hukuken asla mümkün değildir. Bunlardan daha vahimi ise, Kale Maden’in 13.09.2015 yürürlük tarihli işletme ruhsatına ilişkin güncel ve geçmiş ÇED raporlarında işletme izni konmadığı görülmüş, şirketin bugüne kadar işletme izni olmaksızın faaliyette bulunduğu anlaşılmıştır. Projenin ÇED raporunda, yine ÇED yönetmeliği hükümleri doğrultusunda bulunması gereken noter onaylı ve imzalı bir taahhütname de bulunmamaktadır.”
‘Latmos'ta madencilik değil adeta katliam yapılıyor'
Projeyle ilgili dosyada ilgili kurumların ÇED görüşlerinin eksik, yanıltıcı bilgiye dayalı ve olumsuz olduğuna da dikkat çekilen Latmos Platformunun açıklamasında, Latmos'ta madencilik değil adeta katliam yapan, hukuk tanımayan maden şirketleri ile mücadele için açılan iki ayrı davada bilirkişi incelemesi yapılmasının önemine vurgu yapılarak şöyle denildi:
“Çavdar ve Güzeltepe mahalle sakinlerinin yanı sıra, çevre savunucularının da katıldığı keşifte, işletme izni olmaksızın yapılan tahribat, bölgede yer alan tescilli Çatıdındere Arkeolojik Sit Alanı, maden şirketlerinin adeta önünü açmak için birleştirilerek orman vasıflı alana dönüştürülen zeytinlikler, bölgenin eşsiz doğal ve tarihi dokusu, davacımız İhsan Garagöz ve avukatımız Hicran Danışman tarafından keşif heyetine aktarıldı, ayrıca Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın hazırladığı dosya keşif heyetine sunuldu. Bu önemli keşifte bizleri yalnız bırakmayan Çavdar ve Güzeltepe sakinlerine, Aydın Ekoloji ve Yaşam Platformu (AYEP)’na, Çine Yaşam Platformu (ÇİYAP)’na, Kuşadası Çevre Platformu’na ve tüm çevre savunucularına destekleri için teşekkür ederiz. Eşsiz güzellikteki Latmos'ta 20 yılı aşkın süredir devam eden, ülke ekonomisine sürdürülebilir katkıda bulunabilecek doğal, tarihi ve kültürel kaynaklarımızın hukuksuz ve geri dönülemez şekilde tahribatına karşı mücadelede atılmış bu önemli adım ile Latmos Platformu umut ve kararlılıkla yoluna devam etmekte olup, ilk saha keşfini coşkuyla kutlayacağımız hukuk zaferlerinin müjdecisi olarak hatırlayacağımıza inanıyoruz.”
YUSUF YAVUZ / SOL