Erzincan İliç'teki Anagold Altın Madeni Faciası: Çevresel İhmallerin Ağır Bedeli"
Eyüphan Gündoğdu yazdı... Şirket ve iptal edilmeyen ÇED ve bağlı izinlerin devamını onaylayan bürün kamu görevlilerin yargılanması gerekir
Erzincan'ın İliç ilçesinde bulunan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni'nde 13 Şubat 2024'te yaşanan ve 9 işçinin kaybolmasıyla sonuçlanan toprak kayması, Türkiye'nin madencilik sektöründe karşılaştığı çevresel ve iş güvenliği krizlerinin en yeni ve en dramatik örneğini teşkil ediyor. 2022'den bu yana altın üretimi yapan madenin geçmişi, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin ve madencilik faaliyetlerinin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda ciddi soru işaretleri barındırıyor.
2022'deki ÇED sürecinin yeniden değerlendirilmesi gerekirken yapılmayan ve iptal edilmesi gereken ÇED raporu ile bağlı ruhsatların iptal edilmemesi, 2024'te yaşanan facianın adeta habercisi oldu. Özellikle, 2022 yılında madene kesilen 16 milyon 441 bin lira tutarındaki ceza ve daha sonrasında ruhsatının iptal edilmemesi, madenin çevresel ve iş güvenliği standartlarına olan bağlılığını sorgulatıyor.
Çevresel İhmaller ve Hukuki Cezai Sorumluluklar
Anagold Madencilik'in yönetimi, geçmişten gelen çevresel ihlaller ve iş güvenliği eksiklikleri nedeniyle sadece maddi bir ceza ile karşı karşıya kalmamakta, aynı zamanda yaşanan son facia ile birlikte hukuki ve cezai sorumluluklar da derinleşmektedir. Şirketin, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini ihmal etmesi ve çevresel standartlara uymaması sonucu meydana gelen bu felaket, şirket yöneticilerinin cezai sorumluluğunu gündeme getiriyor.
Kamu Görevlilerinin Rolü ve Sorumluluğu
Bu faciada, ilgili kamu görevlilerinin de sorumluluğu büyüktür. ÇED sürecinin doğru yönetilmemesi, madenin denetlenmemesi ve gerekli önlemlerin alınmaması, kamu görevlilerinin görevi ihmal ettiğine dair ciddi iddiaları beraberinde getiriyor. Görevi ihmal, yetersiz denetim ve izin süreçlerindeki aksaklıklar, hukuki ve idari soruşturmaların konusu haline gelmiştir.
Hukuki Yansımalar ve Geleceğe Bakış
2022'de başlayan ve 2024'te tekrar gündeme gelen madencilik faaliyetlerindeki çevresel ve iş güvenliği problemleri, çevresel etki değerlendirme (ÇED) sürecinin ve bağlı ruhsatların yönetimiyle ilgili ciddi soruları beraberinde getiriyor. Eğer 2022'deki ÇED sürecinin yeniden değerlendirilmesi gerekirken bu yapılmamış ve iptal edilmesi gereken ÇED raporu ile bağlı ruhsatlar iptal edilmemişse, bu durum, şirketin ve ilgili kamu görevlilerinin hukuki ve mali sorumlulukları konusunu gündeme taşır.
Şirketin Hukuki ve Mali Sorumluluğu
Hukuki Sorumluluk;
Şirket, ÇED raporunun gerekliliklerine ve madencilikle ilgili diğer yasal düzenlemelere uymalıdır. Eğer şirket, çevresel ve iş güvenliği standartlarına aykırı hareket ediyorsa, bu durum, çevreye ve insan sağlığına zarar verdiği için cezai sorumluluk doğurabilir. Ayrıca, şirket, meydana gelen zararın telafisi ve rehabilitasyon için de sorumlu tutulabilir.
Mali Sorumluluk
Meydana gelen zararın telafisi, çevresel rehabilitasyon ve olası tazminat ödemeleri, şirketin mali sorumluluğunu oluşturur. Bu, çevresel zararın giderilmesi ve mağdur edilen bireyler veya topluluklar için adil bir tazminat sağlanması anlamına gelir.
Kamu Görevlilerinin Hukuki ve Mali Sorumluluğu
Hukuki Sorumluluk
İlgili kamu görevlileri, ÇED sürecinin ve madencilik ruhsatlarının uygun şekilde yönetilmesinden sorumludur. Eğer bu görevler ihmal edilmişse veya yeterli denetim yapılmamışsa, kamu görevlileri, görevi ihmal ve hizmet kusuru gibi nedenlerle hukuki sorumluluk taşıyabilir. Bu, idari veya cezai yaptırımlarla sonuçlanabilir.
Mali Sorumluluk
Kamu görevlileri, genellikle doğrudan mali sorumluluk taşımazlar. Ancak, yönetim hataları sonucu devlete yüklenen tazminat yükümlülükleri dolaylı olarak kamu maliyesine ve dolayısıyla topluma mali bir yük getirebilir.
Bu durum, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve etkin denetim mekanizmalarının önemini vurgular. ÇED süreçlerinin ve madencilik faaliyetlerinin yürütülmesinde, çevresel koruma ve kamu sağlığına öncelik verilmesi, olası felaketlerin önlenmesi için hayati öneme sahiptir. Meydana gelen olay, ilgili tüm taraflar için, özellikle de madencilik sektöründe faaliyet gösteren şirketler ve bu alanı denetleyen kamu kurumları için, uygulamaları gözden geçirme ve gerekli düzenlemeleri yapma zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu tür olayların tekrarlanmaması için çevresel ve iş güvenliği standartlarının sıkı bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi gerekmektedir.
Erzincan İdare Mahkemesi'nde açılan davalara ve Türk Tabipleri Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi meslek örgütlerinin hukuki mücadelelerine rağmen, yaşananlar, madencilik faaliyetlerinde çevresel ve sosyal risklerin önlenmesi adına daha katı düzenlemelerin ve denetimlerin şart olduğunu göstermektedir. Anagold Madencilik'e yönelik yargı süreçleri ve kamuoyunun baskısı, benzer felaketlerin önlenmesi adına alınacak önlemlerin belirlenmesinde kritik bir rol oynayacaktır.
Çöpler Altın Madeni'nde yaşanan toprak kayması, madencilik sektöründe sürdürülebilirlik, çevresel adalet ve iş güvenliğinin öneminin altını çiziyor. Bu facia, hem şirketin hem de ilgili kamu görevlilerinin hukuki ve mali sorumluluklarını ön plana çıkarırken, Türkiye'deki madencilik politikalarının ve uygulamalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu trajedi, gelecekte benzer olayların önlenmesi için gerekli derslerin alınması ve etkin önlemlerin hayata geçirilmesi adına bir dönüm noktası olmalıdır.