Avrupa Parlamentosu stratejik ham maddelere ilişkin yeni yasayı kabul etti
Avrupa Parlamentosu, nihayet Avrupa Birliği'ndeki stratejik hammadde tedarikinin artırılmasına 'yeşil ışık' yaktı.
Kabul edilen yasa, AB’nin temel üretim malzemeleri açısından daha rekabetçi ve daha bağımsız hale getirmeyi amaçlıyor.
AB’de, talebin önümüzdeki yıllarda artması beklenen 34 kritik ham madde belirlendi. Bunlar arasında lityum, kobalt, alüminyum, fosfor, magnezyum, manganez, stronsiyum, berilyum, doğal grafit, metal titanyumun yanı sıra bor, bakır vs yer alıyor.
Bu tür bazı hammaddeler için AB, tek bir ülkeye bağımlıdır. Örneğin Çin, ağır nadir toprak elementleri tedarikinde tam bir hakimiyete sahip iken Türkiye, AB’ye bor ihtiyacının yüzde 98’ini sağlıyor. Güney Afrika ise platin ihtiyacının yüzde 71’ini karşılıyor.
Kritik hammaddelerin çoğunlukla AB dışından temin edildiği, tedarik kesintisi riskinin yüksek olduğu ve iyi, mali açıdan uygun fiyatlı ikame maddelerinin bulunmadığı özetlenebilir. Bu nedenle AB, arzını çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır. Avrupa Halk Partisi’nden Alman milletvekili Bentele Hildegard şunları ekledi:
Bentele Hildegard
“Hammaddelere ilişkin bir Avrupa yasamız var!Ortak çabalarla ve diyebilirim ki büyük miktarda kadın gücüyle, hammadde tedariki konusunu uzmanlık alanından AB’nin sanayi stratejisinin merkezine getirmeyi başardık. Bu şekilde, küresel ekonomiye gelecekte topluluk olarak, özellikle Avrupa’da üretilecek gelecek teknolojilere yönelik artan hammadde talebini karşılamak için yurt içi potansiyelimizi aktif olarak artırmaya odaklanacağımıza dair açık bir sinyal gönderiyoruz. Onlar için güvenilir ortaklarla yeni ve istikrarlı ilişkilere güvenmek ve stratejik projeler için onay prosedürlerinin kısaltıldığı ve öngörülebilir hale getirildiği konusunda yatırımcı firmalara net bir sinyal vermek istiyoruz.”
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının başlamasından bu yana ve Çin’in giderek saldırganlaşan ticaret ve sanayi politikaları, kobalt ve lityum gibi bazı hammaddeler jeopolitik bir faktör haline geldi.
Elektrikli otomobiller, güneş panelleri ve akıllı telefonlar son derece önemli malzemeler içeriyor. Yeşil ve dijital geçiş için hayati önem taşıyorlar ve bunların tedariki AB’nin ekonomik sürdürülebilirliği için hayati önem taşıyor. Sosyalistlerin ve Demokratların İlerici İttifakı grubundan Bulgaristan milletvekili Tsvetelina Penkova şöyle konuştu:
Tsvetelina Penkova
“İddialı iklim hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyacağımız tüm teknolojiler, büyük miktarlarda ham madde gerektiriyor. Elektrikli otomobiller, güneş panelleri, piller ve daha fazlası büyük miktarda temel ham madde kullanıyor.AB’de işlememiz ve nihai ürünleri kendimiz üretmemiz gereken bu malzemeleri çeşitlendirebilmek ve istikrarlı bir şekilde tedarik edebilmek için üçüncü ülkelerle stratejik ortaklıklara ihtiyacımız var. Bu da ancak bürokrasiyi azaltarak, yenilikçiliği teşvik ederek, alternatif üretim yolları geliştirerek gerçekleşebilir.Bu mevzuat, madencilik ve geri dönüşüm projelerine yönelik daha sağlam, güvenli, sürdürülebilir ve sosyal açıdan sorumlu kurulum modelleri için doğru ekonomik teşvikleri belirlemektedir.”
Örneğin telefonların titreşim teknolojisi volfram olmadan çalışamaz. Lityum, nikel ve kobalt olmadan elektrikli bir otomobil var olamaz. Rüzgar türbinleri için bor, yarı iletkenler için silikon metali, uçakların üretimi ve kontrolü için magnezyum ve skandiyuma ihtiyaç vardır.
Bulgaristan Sanayi Sermaye Derneği Başkanı Vasil Velev, Bulgaristan da dahil olmak üzere, AB’nin karşı karşıya olduğu ve Stratejik Hammaddeler Kanunu ile çözülemeyen bazı sorunlara dikkat çekti:
Vasil Velev
“Avrupa sanayisizleşiyor ve bunun, ne yazık ki, kritik ham maddelere ilişkin Avrupa Birliği mevzuatı da dahil olmak üzere, yeni belgelerde ele alınmayan birkaç temel nedeni var.
Tıpkı iyileşmek yerine daha da kötüleşen bir iş ortamı gibi, Avrupa ekonomisinde uygulanan düzenlemeler rakiplerimizinkini çok aşıyor, ki bu da enerjinin yüksek maliyeti olurken eğitimin de odağı budur.
Yüzyılın başındaki Lizbon Stratejisi ile AB’yi teknolojik lider, endüstriyel lider olarak bir numara yapmayı kendimize görev edindik, ancak artık iki numara bile değiliz, üç numarayız ve dördüncü olma riskiyle karşı karşıyayız.
Stratejik hammaddelerden, kritik hammaddelerden bahsettiğimizde, teorik olarak karşılanamayacak olanlardan, Avrupa’nın kendi kaynaklarıyla tüketmesinden bahsediyoruz, çünkü elimizde yok. Ancak sorun şu ki, onları en etkili ve verimli şekilde bulmamız, çıkarmamız ve işlememiz için gerekenleri yeterince yapmıyoruz. Ve şu anda gündemde olan bu eylem, başlangıç noktasını yani jeolojik araştırmaları gözden kaçırıyor. Madencilik sanayisinde, işlemeden, geri dönüşümden bahsediyor ama madencilikten önce araştırma geliyor.
Açıkça söylemek gerekirse, bu kritik ham maddelerin yüzde 10’unu çıkarmayı hedefliyoruz, yani geri kalan yüzde 90’ı ithal edilmeye devam edecek. Tükettiğimizin yüzde 40’ını burada üretmeyi, yüzde 25’ini ise geri dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bunlar, özerk bir AB yaratabilecek sonuçlar değil.”